Yargı Kararları
YURT DIŞINDA DÜZENLENEN VASİYETNAME-VASİYETNAMENİN YAPILDIĞI ÜLKE HUKUKUNUN MUHTEVASI SONRAKİ VASİYETNAMENİN TAMAMLAYICI OLUP OLMADIĞI-VASİYETİN YAPILIŞ AMACI-Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/778 Esas 2018/7547 Karar 01.07.2019 Tarih
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/778 Esas 2018/7547 Karar 01.07.2019 Tarih
"İçtihat Metni"
Davacı (asıl davada) ... mirasçısı ... vd. ile (birleşen dava) ... ile (asıl ve birleşen davada) davalı ... aralarındaki vasiyetnamenin iptali davasına dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02/06/2016 tarihli ve 2012/991 E - 2016/222 K sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 10/09/2018 tarihli ve 2016/20772 E - 2018/8213 K sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacılar,muris ....'ın ...'de 30.10.1987 tarihinde bir vasiyetname düzenlediğini,söz konusu vasiyetnamenin Türk Hukukuna göre şekil şartları yönünden geçerlilik koşullarına uygun olarak yapılmadığını ve esas yönünden de geçerli olmadığını, bu vasiyetnamenin muris tarafından sonraki tarihte düzenlenen başka bir vasiyetname nedeniyle geçersiz kaldığını, bu vasiyetnamenin de 03.06.1996 tarihli .... Noterliği'nce 9135 yevmiye no'lu düzenlenme şeklindeki vasiyetname olduğunu, 03.06.1996 tarihli vasiyetnamenin tamamlayıcı bir vasiyet olarak düşünülemeyeceğini, murisin eşinin kendisinden önce vefat etmesi nedeniyle vasiyet hükümleri uygulanamayacağından mirasının kanuni mirasçıları arasında yasal payları oranında bölüştürülmesi gerektiğini ileri sürerek, 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Birleşen dosyada davacı,30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin Türk Hukukuna göre düzenlenmediğinden hükümsüz olduğunu,yine murisin bu vasiyeti dışında ... Noterliği'nden düzenlediği 03.06.1996 tarihli bir vasiyeti daha bulunduğunu,1987 tarihli vasiyetname 1996 tarihli vasiyetnamenin bulunması nedeniyle geçersiz hale geldiğini,kaldı ki ...Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan 1996 tarihli vasiyetin,vasiyet alacaklısı olan murisin eşi ...'nın muristen önce ölümü nedeniyle geçersiz hale geldiğini,nitekim murisin eşi ...'nın 2001 yılında vefat ettiğini,murisin ise 2009 yılında vefat ettiğini ileri sürerek,30.10.1987 tarihli vasiyetin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen dosyaya cevabında davalı,1987 tarihli vasiyetnamenin 02.01.1988 tarihli ... Ünv. Uluslararası Hukuk Enstitüsü raporu ile yapıldığını,vasiyetin geçerliliği konusunda rapor verildiğini,bu rapora göre ise ....'da yapılan vasiyetin geçerli olduğunu,yine söz konusu bu vasiyet ortak vasiyet olarak yorumlanır ise de,... Medeni Kanunu madde 2269'da eşler arasında yapılan bu tarz vasiyetlerin geçerli olduğunun belirtildiğini,bu durumda MÖHUK 20/4 yollaması ile madde 7'ye göre işlemlerin yapıldıkları yer hukukuna göre geçerli ise işlemin geçerli hale geleceğini,03.06.1996 tarihli... Noterliği'nde düzenlenen vasiyetnamenin murisçe yapılma amacının 1987 tarihli vasiyeti geçersiz kılmak değil aksine tamamlamak olduğunu,1996 tarihli vasiyet ile murisin sadece Türkiye hudutlarında bulunan bir takım gayrımenkuller ile banka hesaplarında bulunan malvarlığını eşine vasiyet ettiğini,her iki vasiyet birlikte değerlendirildiğinde,1996 tarihli vasiyetin eşinin Alman vatandaşı olması ve Türkiye'deki malvarlığı üzerinde eşinin olası hak kaybını engellemek için yapıldığını,zaten 1987 tarihli vasiyette muris ve eşi ...'nın her ikisinin ölmesi halinde de tek mirasçı olarak kendisini gösterdiklerini,1996 tarihli vasiyetin yapılış amacının 1987 tarihli vasiyetin geçerliliğini korumak olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş,bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde ise Dairemizin 10.09.2018 tarih ve 2016/20772 E.- 2018/8213 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş;davalı vekili bu hükme ilişkin olarak karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair karar düzeltme sebepleri yerinde değildir.
2-Asıl ve birleşen davadaki uyuşmazlık; asıl dosya davacıları ile birleşen dosya davacısı murisi olan ... tarafından 30.10.1987 tarihinde ...'de düzenlenen vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 7.maddesinde" Hukuki işlemler, yapıldıkları ülke hukukunun veya o hukuki işlemin esası hakkında yetkili olan maddi hukuk hükümlerinn öngördüğü şekle uygun olarak yapılabilir. 20.maddenin 1.fıkrasında "Miras ölenin milli hukukkuna tabidir. Türkiye'de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. 4.fıkrasında ise; Ölüme bağlı tasarrufun şekline 7.madde hükmü uygulanır. Ölenin milli hukukuna uygun şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar da geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
Ölüme bağlı tasarruflarda şekil konusu menkul miras, gayrimenkul miras ayrımı yapılmadan düzenlenmiştir. (Nomer/Şanlı Devletler Hususi Hukuku, s.288). Bu kapsamda 5718 sayılı MÖHUK 20/4.maddesine göre, ölüme bağlı tasarrufun şekli, tasarrufun yapıldığı yer hukukuna veya işlemin esasına uygulanan hukuka veya ölenin milli hukukuna tabidir. Bu üç seçimli şekil kuralından amaç, ölenin son arzularının sonucu olan işlemin geçerliliğini sağlamaktır. Bu kural gereğince bir Türk vatandaşı yabancı ülkede yapıldığı yer hukukuna ya da Türk Hukukuna uygun bir vasiyetname yapılabilir. (Bkz. Milletler Arası Özel Hukuk Aysel Çelikel s.294) Kaldı ki; vasiyetnamelerin geçerliliğini sağlamak amacı ile "Vasiyet Tasarruflarının Biçimine İlişkin Kanun Uyuşmazlıkları Konusundaki 05.10.1961 tarihli ... Sözleşmesine Türkiye'de 1983 yılında taraf olmuştur.
Sözleşme'ye göre;
a) Vasiyetnamenin yapıldığı yer hukuku,
b) Vasiyetçinin tasarrufu yaptığı andaki vatandaşı olduğu devletin iç hukuku,
c) Vasiyetçinin ölümü anında vatandaşı olduğu devletin iç hukuku,
d) Vasiyetçinin tasarrufu yaptığı anda ikametgahının bulunduğu yer iç hukuku,
e) Vasiyetçinin tasarrufu yaptığı andaki mutad mesken hukuku,
g) Vasiyetçinin ölümü anındaki mutad mesken hukuku,
h) Taşınmazlar söz konusu ise, bu malların bulunduğu yer iç hukuklarından birine uygun olan vasiyetnameleri geçerlidir. 31.08.2005 tarihli itibariyle bu sözleşmeye ...'da taraf olmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa;asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından 30.10.1987 tarihli ... ...'de düzenlenen vasiyetnamenin Türk Hukukuna uygun düzenlenmediği,yine murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği'nde düzenlettirdiği düzenleme şeklindeki vasiyet ile 30.10.1987 tarihli vasiyetinden döndüğü gerekçeleri ile 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptalini talep ettikleri,mahkemece de ''ikinci bir vasiyetnamenin düzenlenmesi ile birlikte mirasbırakanın önceki vasiyetnameden döndüğü,yani murisin... Noterliği'nde yeniden bir vasiyetname düzenlemiş olmasının yurt dışında düzenlenen vasiyetnameyi geçersiz kıldığı'' gerekçeleri ile asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme gerekçesi bir bütün olarak incelendiğinde, gerekçede murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği'nde düzenlediği vasiyetname ile tüm malvarlığını eşi olan ...'a vasiyet ettiği belirtilmiş ise de,30.10.1987 tarihli ... 'de düzenlenen vasiyetname incelendiğinde muris ve eşi ...'nın vefat etmeleri halinde karşılıklı olarak tek başına birbirlerini mirasçı tayin ettikleri,her ikisinin vefatı halinde ise murisin (kocanın) erkek kardeşi olan davalı ...'ı tek başına mirasçı olarak belirledikleri;murisin 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği'nde düzenlettirdiği düzenleme şeklindeki vasiyetnamesi incelendiğinde ise,Türkiye'de bulunan ve tek tek saydığı taşınmazlar ile Türkiye Cumhuriyeti hudutlarında bulunan bilumum resmi ve hususi bankalardaki vadeli vadesiz hesaplarında bulunan paralarının tamamını eşi olan ... ...'a vasiyet ettiği görülmektedir.Her ne kadar mahkemece murisin 03.06.1996 tarihinde yaptığı vasiyet ile tüm malvarlığını eşi ...'ya vasiyet ettiği ve bu şekilde ilk vasiyeti olan 30.10.1987 tarihli ... 'de düzenlediği vasiyetinden döndüğü gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabullerine karar verilmiş ise de,öncelikle murisin ikinci vasiyetinde tüm malvarlığını eşi ...'ya vasiyet etmediğinin 1996 tarihli vasiyetname metni ile sabit olduğu,kaldı ki murisin eşi olan ve 03.06.1996 tarihli .... Noterliği'nde düzenlenen vasiyet alacaklısı ... ...'ın dosya kapsamında yer alan ölüm belgesi ile de sabit olduğu üzere murisin ölüm tarihi olan 09.12.2009 tarihinden önce 19.06.2001 tarihinde vefat ettiği,bu şekilde 03.06.1996 tarihli Bursa 15. Noterliği'nde düzenlenen vasiyetnamenin artık hükümsüz hale geldiği kuşkusuzdur.
Bu noktada ise eldeki davada tartışılması gereken husus; asıl ve birleşen davada iptali istenen 30.10.1987 tarihli ... ...'de düzenlenen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.İptali istenen 30.10.1987 tarihli vasiyet Alman Hukukuna uygun düzenlenmesi halinde geçerli olacağı açıktır. Ancak mahkemece dava konusu vasiyetnamenin Alman Kanunlarına uygunluğu yönünden yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Bu itibarla mahkemece; dava konusu 30.10.1987 tarihli vasiyetnamenin yapıldığı ülke hukukunun muhtevasının araştırılması, bu hususta tarafların yardımının istenmesi, gerekirse vasiyetnamenin yapıldığı ülke hukukunun öngördüğü şekle uygun olarak yapılıp yapılmadığı konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması; vasiyetnamenin, yapıldığı ülke hukukuna uygun olarak yapıldığının anlaşılması halinde ise davada ileri sürülen diğer iptal sebepleri de araştırılarak; sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Bozmayı gerektirir. Ne var ki, mahkeme kararı bu gerekçe ile bozulacak iken zuhulen onandığı yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından Dairemiz onama kararı kaldırılmalı, mahkeme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme istemlerinin reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile; Dairemizin 10.09.2018 tarih ve 2016/20772 E.- 2018/8213 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeler ile davalı vekili yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 01.07.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.